Doğum Kontrol Hapları

Doğum kontrol hapları genel olarak kombine doğum kontrol hapları ve sadece progestajen içeren doğum kontrol hapları (POP, minihap) olmak üzere ikiye ayrılır. Temelde ovülasyonu inhibe ederek kontraseptif etki gösterirler. Progestin (progesteron) fraksiyonu primerolarak luteinizan hormonu, estrogen(östrojen) fraksiyonu ise folikül stimülan hormonu baskılayarak dominant folikül gelişmesini engeller. Yine progestin (progesteron) etkisine bağlı olarak endometriyal glandlarda atrofi olur ek olarak sentetik servikal mukusu, tubuler fonksiyonu ve endometriyumu da etkilerler. Servikal mukusun vizközleşmesiyle sperm transportunu bloke eder, fallop kanallarının sekresyon ve peristaltizmini etkileyerek ovum ve sperm transportunu güçleştirir ve endometriyal atrofi ile implantasyonu engellerler. Kombine doğum kontrol hapları bırakıldıktan sonra doğurganlık olumsuz olarak etkilenmez. Bırakıldıktan sonraki gebelik oranları 6 ay içinde %83, 1 yıl içinde %94 olarak saptanmıştır. Sağlıklı olan ve kontrasepsiyon isteyen tüm kadınlar (nullipar veya multipar), menarştan menopoza dek her yaşta kombine doğum kontrol haplarıi kullanabilirler (8).

Acil oral kontrasepsiyon korunmasız yada kontrasepsiyonun başarısız olduğu bir cinsel ilişkiden sonra, gebelik başlamadan uygulanan kontrasepsiyon yöntemidir. Kombine doğum kontrol hapları veya minihapların yüksek dozla uygulanmasıyla gerçekleştirilir (9,10). Acil hormonal kontrasepsiyon her bir hastadaki etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Ovülasyondan önce alındığında ovülasyonu engelleyebilmektedirler, ayrıca ovumun sperm tarafından döllenmesini, döllenen yumurtanın uterusa yerleşmesini de engelleyebilirler. Oluşmuş olan gebelik üzerinde bir etki gösterilmemiştir. Yüksek doz doğum kontrol haplarıyla yapılan çalışmalar gebelik erken döneminde kısa süreli kullanımın anne ve fetüse bir zarar vermediğini göstermiştir. Bulunan kanıtlar acil kontrasepsiyonun ektopik gebelik riskini yükseltmek yerine genel olarak gebeliği engelleyerek ektopik gebelik riskini düşürdüğü ya da aynı düzeyde olduğu yönündedir (11).
Özellikle testesteron derive progestinler ,androjen reseptörlerine bağlanarak residuel andojenik aktivite gösterebilirler ancak yeni progestinler androjenik aktivitenin düşük olması nedeniyle karbonhidrat metabolizması üstün etkileri ihmal edilemeyecek kadar düşüktür ,ve bu azalmış androjenik aktivite SHBG de artışa buna bağlı olarak da serbest testesteron konsantrasyonunda daha fazla azalmaya neden olur böylelikle akne ve hirsutism tdavisi açısından da daha fazla kl,n,k değere sahip olur ayrıca azalmış androjenik aktiviteden dolayı lipid profilinin de olumsuz etkilenmeyeceği düşünülmektedir.

Kontraseptif Dışı Yararları

Disfonksiyonel uterin kanama, menoraji, dismenore, premenstural sendrom, endometriosis, hiperandrojenism, akne, hirsutism, kanser riskinde azalma (over, endometrium, kolonca), demir eksikliği anemisi, benign meme kistlerinde azalma, perimenopozal vazomotor semptomlarda azalma, PID ve ektopik gebelik görülme riskinde azalma.

Yan Etki:

Bulantı kusma memelerde hassasiyet en erken görülen yan etkileri olup birkaç ay içinde düzelir.

Kırılma kanaması: Doğum kontrol haplarının en sık görülen yan etkisidir. Etkinliğin azalması arasında ilişki yoktur. Düşük doz E2 içeren kontraseptiflerde daha sık görülür. Kırılma kanaması görüldüğü zaman ilacı değiştirmeden önce 3 ay beklemek lazım.

Amenore: 20 mikrogram estrojen içeren rejimlerde istenmeyen bir yan etki olabilir ,30-35 mikrograma geçmek gerekir

İlaç etkileşimi: phenobarbital, phenytoin ve rifampin gibi KC enzim aktivitesi artıran ilaçlar kontraseftiflerin metabolizmasını değiştirir.

Akne: Düşük doz kontraseptifler akne üzerinde iyileştirici etkisi vardır.

Over kisti: Düşük doz preperatlarda over kistine karşı koruma yok denecek kadar azdır

Doğum kontrol haplarıin sistemik etkileri,

Kardiyovasküler Sistem

Tromboz arteriyel vce ve venöz tromboemboli olarak iki kategoriye ayrılır. Venöz tromboemboli derin ven trombozunu ve pulmoner emboliyi, arterial tromboz ise akut myokard infarktüsü ve inmeyi kapsar, bu hastalıklarda asıl risk faktörü sigara hipertansiyon diabet ve obezitedir ve arteriyal tromboz için risk faktörüdür lakin obezite her ikisi için de risk faktörüdür.

Venöz Tromboemboli

Venöz tromboz estrojenin etkisidir, yeni kullanıcılar için söz konusudru ve ilaç bırakıldıktan 3 ay sonra risk yok olur. Risk düzeyi östrojen dozu ile alakalıdır, Sigara içme arteriyel tromboz riskinde ek artışa neden olur, venöz tromboemboli riski üzerinde etkisi yoktur, Farmakolojik estrojen pıhtılaşma faktörlerinin üretimini artırır, progestinlerin pıhtılaşma faktörleri üzerine anlamlı etkisi yoktur, arteriyel tromboz riski üzerinde sigaranın additif etkisi vardır. Hipertansiyon OKS kullanıcılarında inme açısından çok önemli bir risk faktörüdür. düşük doz etinil estradiol içeren OKS ler sağlıklı sigara içmeyen kadınlarda yaştan bağımsız olarak miyokard infarktüsü veya inme riskini arttırmaz ,Bir hastanın yakın aile bireylerinde veya kendinde geçirilmiş tromboemboli epizodu varsa koagülasyon sisteminde altta yatan anomalinin araştırılması gerekir.

Myokard infarktüsü ve inme

Yüksek doz estrojen içeren koklar ile inme arasında yakın ilişki olmasına rağmen estrojen dozunun azalması ile beraber bur isk de oldukça azalmıştır. Epidemiyolojik çalışmalar göstermiştir ki MI gelişimindeki mekanizma aterosklerotik plaklardan çok trombotik mekanizmalarla ilgilidir.

Karaciğer

OKS kullanımı karaciğerle ilgili tek kontrendikasyonu akut veya kronik kolestatik karaciğer hastalığıdır. Siroz ce geçirilmiş hepatit Pkslerle alevlenmez,

Kanser Riski

En az 12 ay kullanım endometriyal kanser gelişimini % 50 azaltır ve en yüksek oranda koruyucu etki, epitelyal over kanseri gelişim riski OKS kullananlarda kullanmayanlara göre %40 azalmıştır.

Benzer Yazılar